H
haberci
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: 'Kent Lokantası'nın reklama ihtiyacı mı var?'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Konuşmasına sokak hayvanlarına yönelik yasayı eleştirerek başlayan Özel,"Hayvan yasası oldukça öldürmeler kaçınılmaz. Hayvan yasası al-götür-ne yaparsan yap' diyor"dedi.
"Hayvan yasası oldukça öldürmeler kaçınılmaz. Hayvan yasası al-götü
-ne yaparsan yap' diyor"
Özel, sözlerine şöyle devam etti:
"Yasa çıktı, kısırlaştırma yüzde 30'a düştü. Herkesi çağıralım bu yasayı Meclis'te değerlendirelim. Erdoğan'a çağrım, Anayasa Mahkemesi'nin iptal etmesini beklemeyin. Gelin yeniden hem hayvanseverleri, Hayvan Hakları Derneği'ni, en önemlisi veteriner hekimleri, bu işin uzmanlarını, Türkiye'deki başarılı kısırlaştırma işleri, sahiplendirme projelerini başarmış yerel yöneticileri, hangi partide varsa çağıralım. Şu Meclis'te şu yasayı düzeltelim."
'BRÜKSEL'DE 'TÜRKİYE'Yİ KAPSAYIN' DEDİK'
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu'nda konuşma yapan Özel,"Brüksel'de "Türkiye'yi Trump ve Putin'e itmeyin, kapsayın" dedik. AKP, Kopenhag kriterlerine uymadı. AB'ye tam üyeliği destekliyoruz"diyerek şunları söyledi:"Brüksel'de "Türkiye'yi Trump ve Putin'e itmeyin, kapsayın" dedik. AKP, Kopenhag kriterlerine uymadı. AB'ye tam üyeliği destekliyoruz"
"Biliyorsunuz geçen hafta gruptan sonra Brüksel'e gittik. Kuvvetli bir heyetle gittik Brüksel'e ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefimize giden yolda ilişkilerimizi kuvvetlendiren, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Avrupa tarafından ne kadar önemsendiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ortaya koyduğu hattın ne kadar kıymetlendirildiğini gördüğümüz ziyaretler yaptık.
Avrupa Parlamentosu'na Sosyalistler ve Demokratlar Grubu tarafından davet edilmiştik. Yaptığımız Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşma büyük bir dikkatle takip edildi. Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, dünyanın içinde bulunduğu durum, Suriye'den Gazze'ye, Gazze'den Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşa kadar, Kıbrıs'ımıza kadar tüm meseleleri enine boyuna konuştuk, soruları yanıtladık. Çok yerinde çok yerinde önerilerde bulunduğumuz, bu yol haritasının doğru harita olduğu ifade edildi."
Elbette Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği bir noktada tam üye olmasını kimse bekleyemez. Hatanın büyüğü Türkiye'nin değil, Türkiye'yi 22 yıldır yöneten bu hükümetin. Ama Avrupa Birliği de hatalar yaptı. Onları da anımsattık ve dedik ki: "Türkiye'yi itmeyin. Türkiye'yi Trump'a itmeyin. Türkiye'yi Putin'e itmeyin. Türkiye'yi çağdaş dünyanın dışına itmeyin. Türkiye'yi kapsayın." Dedik ki: "Türkiye'yi dinleyin. Dışişleri Bakanı'nı Londra'ya davet etmediniz, yanlıştı." Paris'e davet ettiniz, düzeltiyorum. "Paris'e davet etmediniz, yanlıştı. Londra'ya davet edildi." doğru dedim. Erdoğan ile görüşeceksiniz. Taban tabana zıtız onla Türkiye'de. Büyük mücadele veriyoruz ama çağrılması, görüşülmesi doğru." dedim ve bir tek şart düştüm. O da şu: Türkiye ile Merkel-Erdoğan tipi yani pragmatist bir şekilde, al-ver pazarlığıyla, koyun pazarlığı yapar gibi, mülteci meselesini çözdüğünüz gibi ilkesiz ve sizin değerlerinize, Türkiye'nin geleceğine zarar verecek gibi çözmeyin. Türkiye'yi demokrasi zemininde müzakere edilecek bir ülke olmaya davet edin. Onu demokrasiye davet edin. Bizi demokrasiye davet edin." dedik ve doğru yolun bu olduğunu karşılıklı mutabakatlarla ifade ettik."
'TUĞRUL TÜRKEŞ DE BUNDAN ŞİKAYET EDİYORDU'
Özel, konuşmasının devamında AKP'li Tuğrul Türkeş'in açıklamalarını hatırlattı. Şunları söyledi:"Deniyor ki: "Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var ama keşke demokratik standartları sağlasa." Biz Strazburg'a gittiğimizde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi karşımıza her aşamada AİHM kararlarına uymayan bir ülkeyle nasıl yürüyeceğiz diyorlardı. Sayın Tuğrul Türkeş de bundan şikayet ediyordu. Diyordu ki: "Her gittiğim yerde karşıma Gezi davası, Kavala, diğer hak ihlalleri ve uyulmayan kararlar çıkıyor." Kendisi bu konuda samimi gayret gösteriyor.
Onun gayretlerini görüyorum, takdir ediyorum ama Adalet ve Kalkınma Partisi oradaki kendi grubunu dahi dinlemiyor. Avrupa Parlamentosu'nda her adımda karşımıza terk edilen Kopenhag kriterleri çıkıyor. Hani Tayyip Bey diyordu: "Gerekirse Kopenhag kriterlerini alır, Ankara kriterleri yapar, kendi sürecimizi kendimiz tamamlarız." Birisini yaptın mı birisini? Bakın, 2015 yılında serbest dolaşım gelecek, 72 kanundan 66'sı çıkmış.
Kalan altının üçü polis, Interpol hallolacak maddeler. Bir tanesi Kişisel Verileri Koruma Kanunu sonradan bir noktaya geldi. Eksikleri var ama bir noktaya geldi. Kötü uygulanıyor ama bir noktaya geldi. İki madde vardı, iki madde. Bir, terör tanımı yani eline silah alan teröristi, onu eğiteni, onu finanse edeni değil de tweet atan akademisyeni de terörist yapan, muhalif belediye başkanını terörist yapan, muhalif milletvekilini seçilse de "Terörist." diye hapiste tutan, gazeteciyi terörist yapan, öğrenciyi terörist yapan terör kanunu, terör tanımı.
GENÇLERE SESLENDİ
Diğer tarafta da Siyasi Ahlak Yasası. Türkiye'nin bütün gençlerini hatırlatıyorum. Vize sorunu çeken bütün gençlere, vize sorunu çeken tüm iş insanlarına, vize sorunu çeken hastalara, akademisyenlere, herkese. Eğer ki Tayyip Bey siyasi ahlak yasası yani GRECO kriterlerine göre temiz bir siyaset, siyasetin finansmanı, o günün başbakanına, sonradan alıp azlettiği başbakanına "Bunu çıkarırsan, siyasi ahlak yasasını, bir ilçe başkanı, bir il başkanı bulamayız AK Parti olarak." diyen cumhurbaşkanı yüzünden, yani siyaseti ahlaki bir zeminde, şeffaf bir zeminde yapmayı reddeden biri yüzünden bugün Türkiye'nin insanları Avrupa'da serbest dolaşamıyorlar ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ortaya koyduğu bu perspektif yani "İktidar olduğumuzda ışık hızıyla Kopenhag kriterlerini hayata geçireceğiz." dediğimizin altına 77 ülkeden 89, pek çoğu da ülkelerinde iktidarda olan sosyal demokrat partiler, sosyalist partiler imza attı.CHP'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefini destekliyoruz. Önümüzdeki seçim önümüzdeki seçim bir anlamda referandumdur. Ya Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyetlere doğru yürüyüp yakalayıp geçeceğiz, zenginleşeceğiz ve demokratikleşeceğiz ya da son cumhurbaşkanının götürdüğü tarafa gidip hep birlikte perişan olacağız. O sandığı bekliyor millet. O sandığı bekliyor."
Ayrıntılar geliyor...
Ayrıntılar geliyor...