DEM Parti ve CHP'nin görüşmesi sona erdi

DEM Parti ve CHP'nin görüşmesi sona erdi​

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından Ankara’da ikinci kez İmralı turuna çıkan DEM Parti CHP yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası CHP lideri Özgür Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları açıklamalarda bulundu.



MHP lideri Devlet Bahçeli'nin mimarı olduğu yeni açılım sürecinde terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, 27 Şubat'ta silah bırakma çağrısı yaptı.
Teröristbaşının çağrısının ardından DEM Parti, Ankara ve TBMM'deki İmralı turuna başladı. Bu kapsamda, DEM Parti İmralı Heyeti'nde yer alan Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ilk olarak EMEP temsilcileriyle Meclis'te bir araya gelmişti.
EMEP ile yapılan görüşmenin ardından İmralı heyeti CHP ile görüşme gerçekleştirdi. DEM Parti ve CHP arasındaki görüşmeye CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ile Gökçe Gökçen eşlik etti.
İşte yapılan görüşmeden fotoğraflar:
İşte yapılan görüşmeden fotoğraflar:

BAKIRHAN'DAN DİKKAT ÇEKEN YPG YORUMU​

EMEP'e yapılan ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan şu ifadeleri kullanmıştı:
"Verimli, önemli bir görüşme yaptık. Süreç başlarken şeffaf olacağımızı, yapılan görüşmeleri tartışmaları zaman sınırına takılmadan toplumun bütün dinamikleriyle açık bir şekilde paylaşacağımızı, toplumdan hiçbir şeyi kaçırmadan bilgileri aktaracağımızı belirtmiştik. Her iki İmralı'daki görüşmeden sonra siyasi parti ve toplumun bütün dinamiklerini bilgilendirdik. Son katıldığımız görüşme çok tarihi bir görüşmeydi. 50 yıl önce Ankara'da kurulan silahlı örgütün kendisini feshetmesi kararı o görüşmede çıktı. Çok önemliydi. Sayın Öcalan, Türkiye'nin şiddet ve çatışmalardan uzaklaşarak demokratik bir zeminde diyalogla meselelerin çözülmesini çağrı metninde dile getirdi. Bu süreçteki gelişmeleri, görüşmeleri açık, şeffaf bir şekilde aktararak bu sürece ilişkin katkılarını almaya çalışacağız. Çağrı, Türkiye'deki 85 milyon insana, demokrasi güçlerine, hepimize yapılmış bir çağrıdır. Bu çağrı bir starttır. Bu çağrının karşılık bulması için de güç birliğine ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum."

"SDG'NİN TEMSİLCİLERİ BİZ DEĞİLİZ"​

Teröristbaşı Öcalan'ın çağrısının YPG'yi kapsayıp kapsamadığına ilişkin sorulan soruya yanıt veren Bakırhan, şunları kaydetti:
"Önümüzde Türkiye'nin enerjisini yutan, can kayıplarına sebebiyet veren Kürt meselesinin şiddetsiz, silahsız tartışıldığı bir süreçte buraya odaklanmak gerekiyor. Çağrının nereyi, ne kadar kapsadığının muhatabı bizler değiliz. SDG'nin temsilcileri de biz değiliz. Çağrı demokrasi diyor, barış diyor. Muhataplarına sormak daha doğrudur. Sayın Öcalan mektubu gitmişti, o mektuba yanıtlar da verilmişti. O mektupta yazanı ve gelen cevabı görmediğimiz için çağrıya ne dedikleri, nereyi, ne kadar kapsadığını şimdi belirtmek bizim işimiz olmadığını söylemek istiyorum."

DEM Parti ve CHP'nin yaptığı görüşme sonrasında ortaya çıkan gelişmeler oldukça önemli ve dikkat çekici. Öncelikle PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısının yol açtığı süreçte DEM Parti'nin İmralı turuna çıkması ve sonrasında CHP ile gerçekleştirdiği görüşme Türk siyasetinde önemli gelişmelerin habercisi olabilir.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları ile CHP lideri Özgür Özel'in yaptığı açıklamalar, sürecin önemini ve şeffaflığını vurgulamıştır. DEM Parti'nin süreci toplumla paylaşacağını ve her aşamayı açık bir şekilde aktaracağını belirtmesi, sürece duyulan güvenin artmasına katkı sağlayabilir.

Özellikle Tuncer Bakırhan'ın YPG konusundaki açıklamaları dikkat çekicidir. Silahsız bir tartışma sürecinde odaklanılması gerekenin Türkiye'nin enerjisini tüketen Kürt meselesi olduğunu vurgulaması önemlidir. Ayrıca Bakırhan'ın, Öcalan'ın çağrısının neyi kapsayıp kapsamadığının muhatabının kendileri olmadığını belirtmesi ve konunun doğrudan SDG temsilcilerine sorulması gerektiğini vurgulaması, sürecin netliği ve muhatapların doğru şekilde belirlenmesi açısından önemlidir.

Bu görüşmeler ve yapılacak adımlar Türk siyasi atmosferinde belirleyici olabilir. Önemli olan, bu sürecin şeffaf, demokratik ve barışçıl şekilde ilerlemesi ve Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunlara kalıcı çözümler getirmesi olacaktır. Bu süreçte farklı siyasi aktörlerin işbirliği yaparak, ülkenin geleceği için olumlu adımlar atması büyük önem taşımaktadır.